suphi 


  1. yusuf hayaloğlu'nun 'biz üç kişiydik' şiirinde bahsettiği nazlıcan, bedirhan dışındaki üçüncü kişi: bir acayip adam, suphi.

    öyle bir acayip adam ki; bir cebinde das kapital, bir cebinde kenevir tohumu taşıyan,
    akşam oldu mu susan,
    kimsesiz, belki de kimliksiz.

    ahmet kaya tarafından bestelenmiş suphi'nin şiiri, 'bir acayip adam'lar her dinleyişte çoğalsın diye belki de: http://fizy.com/#s/12a63d

    ''...
    suphi bir acayip adam
    suphi benim canım ciğerim
    kimse bilmez nereli olduğunu
    susar akşam oldu mu
    bir cebinde das kapital
    bir cebinde kenevir tohumu

    fırtınadan arda kalmış bir teknede tevekkül içinde
    görkemli sakalı ve iğreti parkasıyla gizlediği macerasıyla
    bir acayip adam yaşardı
    akşamları susardı
    ben konuşsam kızardı
    çocuktum evden kaçmıştım
    gelip ona sığınmıştım
    bir sürgün kasabasıydı
    bir eski zamandı, hazirandı
    küçücük bir köydü, sığdı
    burayı keşfeden belki de oydu...
    uzaktan kasabanın ışıkları yanardı
    içim anneyle dolardı, ağlardım
    suphi, öyle bir göz atardı,
    gizli bir cigara yakardı
    ağlardı, sonra barışırdık
    ben flüt çalardım, cigara sönerdi ağlardık

    nerden geldiğini bilmezdim,
    kimsesizdi, belki kimliksizdi
    onun macerası onu ilgilendirirdi
    kimseye ilişmezdi
    bir şeylere küfrederdi hep
    tedirgin bir balık gibi uyurdu
    bazen kaybolurdu
    arardım, yağmurun altında dururdu
    bir kalın kitabı vardı, cebinde dururdu, hergün okurdu
    ben bir şey anlamazdım
    kapanışını seyreder duymazdım
    sakallı bir resimdi, kimdi, ne kadar mütebessimdi
    sordum bir gün suphi'ye söylediklerini niye anlamıyorum diye
    bildiklerini dedi; yüzleştir hayatla ve sınamaktan korkma
    doğru ile yanlışı o zaman ayırdedebilirsin
    ve onu anlarsın
    sonra gülerdi
    günlerim yüzlerce ayrıntıyı merak etmekle geçerdi
    sonra yine akşam olurdu...
    suphi susardı, ben konuşsam kızardı
    tekneye martılar konardı
    yüreğim suphi'ye yanardı, ağlardım.
    suphi denize tükürürdü
    gökyüzünü tarardı, ağlardı
    sonra barışırdık
    ben flüt çalardım
    yıldız kayardı, ağlardık...

    bir sürgün kasabasıydı, bir eski zamandı, hazirandı
    çocuktum, evden kaçmıştım, gelip ona sığınmıştım
    bir gün aksilik oldu
    annem beni buldu
    suphi kaçıp kayboldu
    kasaba çalkalandı, olay oldu
    ben sustum, kanım dondu
    polisler onu yakaladığında tekti
    felaketti
    herkes meydanda birikti
    karakoldan içeri girerken sanki mağrur bir tüfekti
    ansızın dönüp bana baktı
    'anladın mı?' dedi
    anladım dedim, anladım
    ve o günden sonra hiç bir zaman hiç bir yerde
    hiç ağlamadım. ''
    (topaciks ?, 28.01.2012 04:05)

© 2025 - aühf sözlük uludağ sözlük

aühf sözlük, ankara hukuk fakültesinin interaktif sözlüğüdür. - 2011 nisan (c) bir interaktif sözlük çalışmasıdır. aühf sözlük sözlük spot tematik sözlük servisi ile üretilmiştir. sözlükler yöneticilerinin sorumluluğundadır, www.sozlukspot.com sözlüklerin içeriklerinden sorumlu tutulamaz.