öğrenci evi 


/ 2
  1. ilginç bir habitattır kendisi, normal evlerin fersah fersah uzağındadır. yaşanılmadan öğrenilemeyecek bir mekandır. dünyadan farklı bir boyuttur.
    (1c ye gider ?, 18.08.2011 04:58)
  2. nedeni bilinmez ama neredeyse tüm ışıkların açık olduğu evdir. artık erinmek mi diyelim, inatlaşmak mı diyelim bilemem ama mutfağından tuvaletine, salonundan banyosuna tüm ışıklar açık olur. ilginçtir.
    (1c ye gider ?, 18.08.2011 05:00)
  3. arkadaslarının potansiyel kız atma yeri olarak gördüğü yerdir. senin evin varsa ve sen atmıyorsan onların gözünde becereksiz olarak görülebilirsin.
    (cekbirbucukyagliolsun ?, 18.08.2011 05:02)
  4. dışardan bakıldığında kendini belli eden evdir.
    her pencerede farklı bir perde vardır çünkü.
    (6sutun ?, 18.08.2011 05:03)
  5. cam silmenin çok gereksiz olduğunu gösteren evdir. mesela biz dışarıyı görmek istediğimizde camlar çok pis olup dışarıyı göstermediği için pencereyi açıyoruz. hem temiz hava da giriyor eve. bir taşla iki kuş yani.
    (1c ye gider ?, 18.08.2011 05:09)
  6. bir öğrenci evinde hiçbir eşya tek bir amaca hizmet etmez. kafası çalışan öğrenci her zaman bir eşyayı ihtiyacına göre şekillendirir.
    (bkz: fön makinasıyla elbise kurutmak)
    (bkz: taburelerden televizyon masası)
    (bkz: bardaktan küllük)
    (bkz: kitaplığa çamasır asılması)
    vs.vs.
    (egitsel kol bacak ?, 18.08.2011 05:13)
  7. ya pembeye çalan renge dönmüş kırmızı renkli ya da kocaman kırmızı-sarı çiçekli kreme benzer bir renkte perde asılı olur penceresinde. evin heryerinde sigara kokusu vardır. duvarları isten siyahlaşmaya başlamıştır. kışın her daim soğuktur. zira babadan alınan doğalgaz parası afiyetle yenmiştir. yatak hiç toplanmaz, nasıl olsa akşam tekrar yatacam düşüncesi vardır. ocak bilmem kaç zamandır silinmediğinden kalın bir yağ tabakasıyla kaplanmıştır. evin envai yerindeki kullanılmış bardaklar ya üşengeçlikten ya da unutulmaktan yıkanmadığından kardeş böcekçikler üretmeye başlamıştır. mutfakta günlerdir biriken bulaşık yıkanması için ev ahalisi bulaşığına okey, batak,ihale oynar ihale kimde kalırsa bulaşık onun olur.ama bulaşık yıkanmadan bir de rövanşı yapılır. sonra oyun tatlı gelir sabaha kadar devam edilir. sonuç yine bulaşıklar öylece kalmıştır. kirayı 2-3 kişi bölüşsede aslında o ev muhtemelen 10 kişiye falan aittir. herkes kendi kafasına göre takılır.ta ki ev ahalisinden birinin ebeveynlerinden biri eve adım atana dek. işte ozaman herşey değişir *
    (acerimtrak ?, 18.08.2011 05:30)
  8. eşyalarının yaşının öğrencilerden büyük olduğu evdir.
    yanlış anlaşılmasın paramız olmadığından değil hobi olsun diye 80lerin 90ların eşyalarını kullanıyoruz.*
    (6sutun ?, 18.08.2011 06:00)
  9. ben birisinin evinde her türlü biyolojik deneyi bizatihi yaşadım yani o kadar söyleyim.
    (bkz: çürüme)
    (bkz: küflenme)
    (bkz: barlanma)
    (bkz: mantarlanma)
    (bkz: süblimleşme)
    (bkz: mayoz-mitoz bölünme)
    (bkz: üreme)
    (bkz: endoplazmik retikulum)
    ama yalan yok bütün mikroorganizmalara anne şefkatiyle yaklaştık. çanak antenimiz yoktu ama 3d national geographicimiz olsun, discovery channelımız olsun hepsi vardı.
    (bkz: belgesel izlediğini iddia eden türk)
    (kendinezilyetti ?, 18.08.2011 13:43)
  10. çoğu zaman ev demeye bin şahit istenecek evler.Çayın küflenebildiğini* orada öğrendim. Bulaşıkların 4-5 gün bekleyebileceğini.eve girdiğinizde evin buram buram yıkanmayı bekleyen bulaşık kokabileceğini burada öğrendim. çok sevdiğinizin insana bile tahammülümün azalışını burada öğrendim. rezalet kısmı burası.

    bir de muhabbetin gırla gittiğini, sabahlara kadar konuşulabilecek bir şeylerin bulunduğu ,günde 3 film izleyebilme kapasitesini, birlikte ağlayabilmeyi, birlikte gülebilmeyi, bataktır tabudur her türlü oyunu döndürüp sonunda çirkeflik çıkaran kızları uzaktan izlemenin zevkini, birlikte yemek yapmanın güzelliğini, aşkları ,kırgınlıkları hayatı ve tecrübeyi paylaşmayı da öğrendiğim mekan.
    (pazartesisendromu ?, 18.08.2011 17:09)
  11. baffler ile paylaştığımız evdir. *
    *
    7 numaralı ev ve her ikimiz de fenerbahçeli olduğumuzdan kapımızda 7-niang yazar.*
    *
    cebeci civarındaki yemek yenebilecek her türlü mekanın telefon numarası mevcırttır buzdolabında. ha tabi o mekanlara ait boş paketler de atılmayı bekler vaziyette girişte dururlar. evden çıkarken onları almayı unutmayan atar tabi ki de. *
    *
    bazen arkadaşlar gelir, ev öyle bir ayak kokar ki aklım çıkar. hayır nasıl o kadar kokabilir bir ayak bilmiyorum. üstelik ayağın sahibi de insan yani ceset falan değil.
    *
    bazen arkadaşlar gelir osuruk kokar ev. evet bildiğin osuruk. ne yendiyse artık öğle yemeğinde.
    *
    bazen arkadaşlar gelir sabaha kadar içilir. efes çevir aç kapaklı şişeyi alanlara trip atılır o şişeler depozitosuz olduğu için. sonuçta 15 şişe 1 beleş bira demek. ki bi gecede 15 şişe devrilir rahatlıkla.
    *
    bazen arkadaşlar gelir pes atılır sabaha kadar. kah karşılıklı kapışılır, rakipler sinir edilir her golde. kah master league açılır, tamamı fenerbahçe fanatiği olan elemanlarla master league kasılır. real madrid'e barcelona'ya kafa tutulur.
    *
    bazen arkadaş falan gelmez. tek başına kalırsın evinde. ev arkadaşın da senin gibidir. odana geçer takılırsın kafana göre. yalnız yaşarmış gibi yaşarsın çoğu kez. anlarsın ev arkadaşının dilinden.
    *
    e tabi erkek öğrenci evi olduğundan hep saplar gelecek değil. hatun kişiler de teşrif eder evimize. sevdicek olur, kahve içmeye gelen arkadaş olur. olur yani.
    *
    güzeldir öğrenci evi. sorumluluğu yoktur pek fazla. iki temizle. yemek yap. tamamdır. küsmez sana. ama soğuktur hep. özellikle kışın.
    (vinsanity15 ?, 18.08.2011 17:21)
  12. evde 2 şey çok önemliydi, "terlik ve king" hemen hemen tüm ev hayatımızın tümünde bu ikili vardı.

    terlikten başlayalım isterseniz.

    - terlik, sinek ve bilimum haşere avında en temel silahtır.
    - terlik aynı zamanda iyi bir televizyon kumandasıdır, biz renkli ve uzaktan kumandalı tv alacak kadar zengin değildik ancak terliği tvye fırlatmak suretiyle kanallarını değiştirebildiğimiz bir siyah beyaz tvye sahip yaratıcı öğrencilerdik.
    - klimamız olmamasına rağmen çok terlemezdik çünkü bizim terliklerimiz vardı * yelpaze işlevine sahip. adı üstünde terlik.
    - terlik kütüphanemizin de başköşesinde olurdu çünkü bir terlik iyi bir kitap ayracıdır aynı zamanda.

    Edip cansever bir şiirinde terlik için şöyle demiştir.

    "Sorarım - ki otel katipleri sorar - bir terlik nedir
    Terliğin yenisi yoktur
    Geçmişi yoktur, geleceği yoktur
    Yeri ve kimliği zaten yoktur
    Bir terlik bir terliktir o kadar."

    şair bu şiirinde yanılmıştır. yazdıklarımdan da anlaşılacağı üzere bir terlik asla sadece bir terlik değildir.

    king'le devam edelim.

    Evde tüm iş bölümünü king belirlerdi.

    - Mesela kapı çaldı ve açılması gerekiyor , kapıyı açacak kişiyi belirlemek için king oynar ve kaybeden kapıyı açmaya giderdi ama hep geç kalırdık.
    - 2 haftalık bulaşık birikti kim yıkayacak, buna da king karar verirdi bir parti king atar o haftanın şanslı bulaşıkçısını bulurduk.
    - Mesela kirayı geciktireceğimizi ev sahibine anlatacak mangal yürekli birini aradığımızda da kinge başvururduk ve kaybeden bu riskli görevi üstlenirdi.

    4 sene böyle geçti vesselam, güzel günlerdi ve şimdi ne zaman bir terlik görsem aklıma o siyah beyaz günler gelir , ne zaman king oynasam dağ gibi bulaşıkların beni beklediği günler gelir (bulaşık için deterjan kullanmaz sadece soğuk suyun altında bir çalkalar ve lavabonun hemen yanındaki perdeye silerek kurulardık) hijyenden uzak ancak sağlıklı günlerdi.
    (patlak bomba ?, 18.08.2011 18:29)
  13. elektrikli süpürgenin* en iyi ihtimal yirmi günde bir çalıştığı evdir. bu süre iki aya kadar da uzayabilir.
    (kotu niyetli ucuncu kisi ?, 21.08.2011 18:07)
  14. terliksiz dolaşılmaması gereken ev. ayağa mutlaka bir şeyler batar. ya da çok garip bir hastalığa yakalanabilirsiniz.
    (1c ye gider ?, 22.08.2011 01:54)
  15. insan kendi evinden iğrenir mi?
    oldum olası şu "bizim evi bok götürür, bulaşıkları yıkamak için gömmeli batak atıyoz* sonra da pulaşıkları yıkamayı unutup düşüp yatıyoz, kusmuğumuzu bile süpürgeye çekiyoz keh keh" geyiğinden nefret ettim. ve ben burada başka bir şeyden bahsedeceğim. öğrenci evlerinin ruhta yarattığı kirlenmeden falan işte. lan pis bir adam da değilim, yıkıyorum yıkıyorum çıkmıyor bu allahsız leke.
    neyse anlatacağım, ama soruyorum insan kendi evinden iğrenir mi?
    iğreniyor efendim. hani normalde iğrenmez, evin pis ya da temizliğinden bağımsız, ait olma duygusunun verdiği bi kanıksanmışlık halinden ötürü iğrenmez yani, biliyorsunuz işte.
    ben de iğrenmiyordum, en azından çalışan bir öğrenci için uzun sayılabilecek bi buçuk aylık tatil dönüşü şu gün gelene kadar.
    bu nalet huyumu az çok tahmin ettiğim için çıkmadan evi şöyle bi topladım ettim. her güzel şey gibi tatil de çarçabuk bitince kendimi bahsi geçen evin kapısından girerken buldum. girer girmez kapı kirişlerinden yüzüme doğru dolanan örümcek ağını, kutlama yapmak için üzerime serpilen konfeti kabul etmem için fazla iyiniyetli olmam gerekirdi, yapmadım bunu. bunun yerine ben tek yaşadığımı sanırken evime ağlarını ören örümceklerin yuvalarını yıkmak için, bavulumu yerleştirmeden bir köşeye atarak derhal süpürgeyle tüm duvar diplerini köşelerini süpürgeye çektim. çektim ki, bana fiziksel temasından ziyade temas etmesi fikrinin rahatsızlık doğurduğu o ağların potansiyel tehlikesinden kurtulabileyim.*

    sonra, daha evi terketmeden temizlemiş olmama ve kimsenin kullanmamış olmasına rağmen temiz olduğuna kanaat getiremediğim için* kendimi, banyo ve tuvaleti yıkarken buldum, 11 saatlik yolun yorgunu ve bitkin ve paçalarını sıvamış bir adam ne vaziyette olacaksa o vaziyette işte. kimse de demedi ki olm hele bir dur deliyle mi halvet oldun.
    sonra mutfak çekmecesindeki tüm kaşık çatalı deterjanlı suda yıkayacakken suç üstü yakaladım ve frenledim kendimi, daha dün şeftalinin kabuğunu soymadan dilimlediği için anneme çemkirdiğimi hatırladım. utandım.ne oldu lan bu ne kaygı, daha dün birisi su getirene kadar oturduğun yerde çivilenmiş susuzluktan geberiyorken neyin kavgası bu dedim kendime. duruldum.
    ve düşündüm.

    ol hakikat ki yalnız yaşayanın başında müşevreli bir dost gibi temaşa eder,sen ki ey aciz kul... hmm bi dakika bu nerden çıktı ? böyle düşünmedim tabii. hem zaten çok da düşünmedim, sadece beni eski güzel hayatıma döndürecek kararlar aldıracak kadar düşündüm, tatil öncesi pek bir şeyin kafaya takılmadığı hesaba çekilme korkusu taşımadan takıldığın zamankinden işte. bavulu odaya götürdüm, içindekileri insanca yerleştirdim, doğalgaz mı yüklenmemiş hiç tınlamadan aldım soğuk suyla duşumu, it gibi titreyip sarıldım bornoza sonra. ısındım. aldım sigaramı balkonda bi yorgunluk kahvesi içtim. ankara'da güneş henüz batıyor, az sonra çıkar yemek yer sonra bir şeyler izleyip yatarım hesapta. ama o geceyi yine 1 ettim.
    uyudum, sabah oldu. sanki kesintisiz uzun zamandır o evdeymiş gibi, bir şeyi kafaya takmadan uyandım. beynimi aldırmış gibi.
    bu evlerde bir eksiklik var, kayıtlı davranmanın fazla kaçtığı bir hal. sanırım bu konsepti tasarlayanlar da, bu durumu göze alarak öğrenci evlerinde herşeyi yapmayı makul kabul etmişler, makul davranmak hariç.
    bu tarz bir yapı, öğrenciye anca ev olabilir yuva olamaz. yuva olabileceği tek bir sakin bulabilirse, o kişiye yakın arkadaşları eğreti diye sesleniyor, dün gece uzun süre uyuyamazken sessiz evin içinde kulaklarımla duydum,
    ben.
    bizzat.

    not:tatil sonrası depresyonu ve pazartesi sendromunun biraraya gelerek beni kıvama getirmeleri sonrası ortaya çıkan bu hezeyanlar silsilesini fazlaca ciddiye almayınız. ya da alın, gidin annenize sarılın mesela.
    (swing ?, 05.09.2011 17:23 ~ 06.09.2011 10:34)
  16. bir ara geçiş formu .
    (aklidengebikusurdur ?, 18.10.2011 01:26)
  17. dolapta yiyecek hiç bir şey olmasa bile her zaman birkaç damla alkolün bulunduğu yegane yerdir.
    (aklimabiseygelmedi ?, 21.10.2011 02:39)
  18. içinde tavlası 2 3 batak destesi tv si pesi eksik olmayan evdir. misafirin 7/24 eksik olmadığı evdir. yemek yapılacağı sıra bulaşık yıkanan evdir. tüm bunlara rağmen acayip rahat olan insanın uyudukça uyuyası gelen bu nedenle okula bile doğru düzgün göndertmeyen evdir.
    (yetersizzz ?, 22.10.2011 00:40)
  19. doğalgaz kesildiğinde, ütünün üstüne tava koymak suretiyle yumurta pişirdiğim evdir.

    halı çok kirlenince ters çevirip kullandığımızda olmuştur.
    (huzursuz bacak sendromu ?, 31.12.2011 00:01)
  20. asla yaşayamayacağım yer.
    dağınıklığa tamam da pisliğe asla dayanamam.
    (kirmizi essek ?, 23.03.2012 00:25)
/ 2

© 2025 - aühf sözlük uludağ sözlük

aühf sözlük, ankara hukuk fakültesinin interaktif sözlüğüdür. - 2011 nisan (c) bir interaktif sözlük çalışmasıdır. aühf sözlük sözlük spot tematik sözlük servisi ile üretilmiştir. sözlükler yöneticilerinin sorumluluğundadır, www.sozlukspot.com sözlüklerin içeriklerinden sorumlu tutulamaz.